Müziğiyle doğanlar…
4 hafta önce
Uçan inekler bir tarafa dursun karşınızda gerçek bir –marketlerdeki reyon ismiyle- süt ve süt ürünleri aşığı duruyor. Öyle ki reklam filmi oynarken gözlerim doluyor. Durum böyle olunca beyaz ve tonlarındaki arkadaşlarımızın toplumumuzda uğradığı haksızlıkları dile getirmek de bana düşüyor.
Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan eve gitmek için servis aracına binmiş, elimde kitabım uyuyakalmışken birinin koluma hafifçe dokunduğunu hissettim. Uyku sersemi gözlerimi açtığımda gitgide netleşen vizyonumda hemen hemen benim yaşlarımda, kabarık (hatta “bonus” diye nitelendirilen) saçlı, hippi giyimli bir çocuk vardı, gülümseyen utangaç bir tavırla valizimi çekmemi rica ediyordu. Görünen o ki kocaman serviste yanım dışında boş yer kalmamıştı. Önümüze oturan anne ve babasıyla hararetli İspanyolca konuşmalara dalmasından anladım ki seyahatlerinin heyecan dolu ilk günündeydiler.
Hayati boyunca insani değerlere ve insanlara çok önem verdi. İnsanlarin içlerinde yer alan iyiliği hep bulmak icin uğraştı.
Evet, arabamın camını patlattılar ve ben bu olayı çeşitli yönleriyle size aktarmak istiyorum. Arabada görünür biçimde laptop vs. bırakılmaması gibi bir şehir kanunu vardır biliyorsunuz. Cuma günü işten çıkan ve haftasonu çalışırım gibi işgüzar bir tavırla bilgisayarını yanına alan bendeniz İzmir Bostanlı’da yemek yerken bu kuralı ihlal ettim.
Google'da tamamen alakasız bir araştırma içindeyken kendimi amaçsızca bambaşka sayfalarda bambaşka şeyler okurken buluyorum bazen. Son 1 haftadır tüm vaktimi ders çalışmakla geçirmezsem vicdanen rahat olamadığım için gazete okumaya vakit ayıramamaktan, medyayla veya magazinle bağımı koparmaktan ileri geliyor olsa gerek, ders dışında ne varsa acayip ilgimi çekiyor şu sıralar. Bunun içindir ki Archives of Sexual Behaviour tarafından yapılan bir araştırma ilginç geldi ve gülümsetti beni; yıldırım aşkı denen şey gerçekten varmış ve alt süre sınırı da 8.2 saniyeymiş!