24 Ocak 2010 Pazar

EVDE OFİS

İş hayatının en sevimsiz özellikleri ne sizin için? 9-6 mesai saatleri mi, her sabah-akşam çekilmek zorunda kalınan korkunç trafik mi, yoksa öğle molasını beklerken geçmeyen dakikalar mı? Gelişen teknolojiyle, bu sıkıntılar zamanla son bulacak gibi gözüküyor. Eğer sizin de işlerinizi halledebilmeniz için internet bağlantılı bir bilgisayar ve cep telefonu yeterliyse, haydi taşıyın ofisinizi evinize...
Dünyada birçok meslek grubu artık işlerini evden yürütebiliyor. Türkiye bu konuda biraz daha temkinli yaklaşsa da, bazı sektörler ofislerini evlerine taşımaya başladı bile. Reklamcılar, gazeteciler, internetle ilgili iş yapanlar bu akımın öncüleri diyebiliriz. Peki bu ev-ofis uygulamasını bu kadar cazip kılan ne?


Herşeyden önce artık sabah 9, akşam 6 mesaisi ortadan kalkıyor. İstediğiniz saatte uyanıp, istediğiniz saatte iş başı yapabiliyorsunuz. Öğle molasını da beklemek zorunda değilsiniz artık. Karnınız mı acıktı? Mutfak bir iki adım ötenizde. Çalışma saatlerinizi keyfinize göre ayarlıyorsunuz kısacası. Gece geç mi yattınız? Sıkıntı yok, çünkü gözleri saatte sizi bekleyen patronu içinde barındıran bir ofis yok. Sabah ve akşam günde iki kere ev-iş arası katedilen onlarca kilometreye, boğucu trafiğe, “Ay geç kaldım!” stresine, “Daha eve gidip yemek pişireceğim!” gerginliğine de son... Evde ofis uygulamasıyla, resmi kıyafetlere, kravatlara, yüksek topuklara da elveda diyebilirsiniz. Üzerinizde pijamanız, ayağınızda pofuduk terlikleriniz... Çalışma hayatı hiç bu kadar cazip olmamıştı!

Bu saydıklarımın hepsi güzel hoş da, insanın kafasına birkaç soru işareti takılıyor. Tüm bu koşullar altında insan çalışabilir mi? Mağlumunuz, azıcık tembel, uykuyu seven ve işten kaçmaya meyilli bir milletiz. İşlerini yumurta kapıya dayanınca halletmeye alışmış Türk insanının başında “Hadi!” diyen bir otorite olmayınca verimliliği düşer mi? Bir tarafta yatağınız, bir tarafta buzdolabınız, diğer tarafta ise size göz kırpan televizyonunuz olunca, işe konsantrasyonunuzu vermek oldukça güç olsa gerek. Tüm bunların yanında, iş yeri ve ev kavramlarının birbirine karışması, bulunduğunuz ortamın ne tam anlamıyla bir ev ne de ofis olması, yanınızda sıkıldığınızda laf atabileceğiniz veya kahve falına bakabileceğiniz bir ofis arkadaşınızın olmaması ve eve iş getirme durumunun ev ofis uygulamasında ayrı bir anlam kazanması kafaya takılan diğer durumlar.

Eğer siz de benim gibi konsantrasyon güçlüğü yaşayan, uykuyu seven ve işten kaytarmaya meyilli bir bünyeye sahipseniz, belki de ev-ofis ikilisini disiplinli insanlara bırakıp, bir süre daha ofislerimizde takılmak en iyisi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..