24 Aralık 2009 Perşembe

Dejavu ve Jamaisvu

Hayatın zıtların ilişkilerinden ibaret olduğunu, onların birbirleriyle etkileşimleri sonucu kurulan çok faktörlü bir denge ile daha da sağlıklı devam ettiğini okumuştum bir yazıda. İnanlar için Allah bizi böyle yarattı. İnanmayanlar için doğa bizi bu şekilde donattı. Her ne şekilde olursa olsun kadın erkek olarak iki zıt halde ve herşeyin zıttının olduğu bir dünyadayız. Makro bazda bir çok zıtlık, kainatın nizamı, intizamı ve ekolojik denge için birbirleriyle çarpışmakta : Sıcak soğuk, ağır hafif, güzel çirkin, karanlık aydınlık, güçlü güçsüz... Bu şekilde dengede duran dünyada mikro bazda zıtlıkların olduğundan da söz edilmekte. Bunların insanların hücrelerinden başlayarak, vücudunun geneline bir denge getirdiği söylenmekte. Ben de organlarımızın birinde, beynizmizde ortaya çıkan karşıt durumlardan birini anlatıcam sizlere; Dejavu Jamaisvu


Hayatımız boyunca belki de hepimiz yaşadığımız bir olayı sanki daha önce yaşamış gibi birkaç saniyelik herşeye vakıf olma hissine sahip olmuşuzdur. Herşeye vakıf olmaktan öte o birkaç saniye sonunda, geçen birkaç saniyenin aslında bize pekte yabancı gelmediğini düşünürüz. İşte bunun ismi dejavudur. Dejavu, yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüşlük duygusudur. Fransızca deja (daha önceden) ve voir (görmek) fiilinin geniş zamanda çekimi olan vü'nün birleşiminden türemiştir. Beynin yorgunluk anında görüntü, ses gibi herhangi bir girdiyi giriş anında, eşanlı olarak algılayamamasından kaynaklanabilir. Beyin bu girdiyi algıladığında ise kişi bu olayı daha önce yaşamışlık hissine kapılır. Ortaya çıkmasının bir başka nedeni ise beynin sağ lobu ile sol lobunun milisaniyeden küçük bir zaman farkıyla çalışmasıdır . Araştırmalara göre insanların %50'sinden fazlası dejavu yaşarlar ve unuturlar. Ancak bazı kişilerde bu olaylar çok sıradışı olduğundan unutulmayabilir.

Bazen de sürekli yaptığımız bir şeyi sanki daha öncesinde hiç yapmamış gibi hissederiz. Her yapışımızda ilk defa oluyormuşçasına tepkiler verebiliriz. Örneğin her seferinde döndüğümüz binanın köşesinden dönerken sanki ilk defa dönüyormuşcasına tedirgin olabilmekte ya da sürekli yediğimiz bir yemeği sanki ilk defa yiyormuşcasına lezzetli bulabilmekteyiz. İşte bu durumun ismi de dejavunun tam zıttı olan jamaisvu dur. Jamais vu fransızca hiç görmedim anlamında gelir. Yaşanılan bir durumun sanki hiç yaşanılmamış gibi bellekte yanılsamasıdır. Kişi kendini anlık olarak daha önce bulunduğu mekanlarda sanki hiç bulunmamış, sıklıkla konuştuğu insanlarla sanki hiç konuşmamış gibi hissedebilmektedir. Jamisvunun da ortaya çıkış nedenleri dejavu ile aynıdır.

Bu iki durum beynimizin içinde bazen birbirini takip ederek bazen de birbirleriyle çarpışarak bir şekilde vücut dengemize etki etmektedir. Bunun nasıl olduğunu yaşanılmış bir dejavu örneği ile ele alalım: Bir kız ailesi ile beyaz bir arabanın içinde giderken birden büyük bir gürültü koptuğunu, aracın takla atarak yuvarlandığını fakat kaza sonrasında kimsenin yara almadan kurtulduğunu rüyasında görüyor. Uyandığında herşeyin rüya olduğunu anlayan kız rahatladığını düşünürken aynı olay 1 haftasonra başına geliyor ve kız bu kazada, rüyasının aksine babasını kaybediyor. Dejavu sayesinde bunu daha önce gördüğü ve babasını kurtaramadığı için büyük bir pişmanlık yaşıyor. Jamaisvu ile bu pişmanlık duygusunun ortadan kalkması mümkün olabilir. Nasıl mı? Bu kaza gerçekleştiğinde ve kaza haberini duyduğu anda jamaisvu yaşadığını düşünelim. Kız böylelikle daha önce dejavu sayesinde yaşadığı bu kazayı sanki ilk kez yaşıyormuş gibi hissedicek jamaisvunun dejavu ile çarpışması kızın pişmanlık halinin ortadan kalkmasına neden olacaktır. Böylelikle mikrobazda beynin içinde gerçekleşen bu çarpışma kızın hayatına denge getirecek, aşırı pişmanlık halini ortadan kaldırarak normal bir şekilde bu kazanın manevi hasarlarını onarmasına neden olacaktır.

Dejavu ve jamais vunun boyutları, birbirleriyle çarpışarak ya da etkileşerek ne gibi sonuçlar doğurabileceği hakkında halen kesin, tıbbi bilgiler olmamakla birlikte, bunun nedeninin beynin açıklanamayan kısımlarıyla ilgili olduğu söylenmektedir. Beynin açıklanamayan kısımlarının daha nelere sebep olabileceği ise başlı başına bir blog konusu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..