2 Aralık 2009 Çarşamba

Muğla'da Pek De Tercih Edilmeyen Bir Güzellikler İlçesi: Marmaris

Kışları sevmem. Bende hafif manik depresif, mutsuz bir hava yaratır. İş hayatında daha bir karamsar olur, etrafa pek de beklenen ışığı saçmam. Yeni bir taktiğe girip soğukların kendisini hissettirmeye başladığı şu dönemde yaza dair bir yazı yazayım istedim. Belki benim gibi düşünenlere 3-5 dakikalık  bir yaz rüyası  görme şansı sunarım kimbilir...

Yaz tatili dedin mi artık ortaokul, lise dönemlerindeki gibi 3-4 aylık doya doya plansız, programsız, spontan yaşayabileceğimiz dönemler gelmiyor akla... Malum artık bir çoğumuz iş güç derdindeyken, bir kısmımız üniversitede finalleriyle cebelleşiyor oluyor. Yazımı Eda Taşpınar ya da İvana Sert gibi ikoncanların okuyacağını düşünmüyorum, ayrıyeten onları da küçümsemiyor sadece imreniyorum. Keşke böyle sınırsız param olsa da bütün yaz kıçımı yayıp yelpazemin eşliğinde, kavunlu frozenımı yudumlayarak geçirebilsem bronz-arap arası ten rengimle:P.
O zaman 1-2 haftalık yaz tatilimi nasıl planlamam gerekir ki eğlencemi maksimize edeyim sorusu canlanıyor belleklerde...  Tabi ki herkesin tatilden beklentileri ayrıdır. Kimimiz oturup sessiz sakin kitabını okuyup denizin karaya şapır supur vuruş sesini dinlemekten keyif alırken, kimimiz güzel yemek, bol uyku diye adlandırır tatilden beklentilerini. Gece hayatı olmazsa tatil olmaz, "Allem ederim, kallem ederim bir şekilde bir turist bağlarım ben tatilde" tadında olanlarımıza da saygı gösteriyoruz. Ben de başımı bağlamadan benzer hisleri paylaşıyordum.

İşte bütün bu beklentiler ışığında ve fiyat- performans skalasında değerlendirildiğinde benim vazgeçilmezim olarak öne çıkıyor Marmaris...  Gerçi beni ilk götürdüklerinde "Marmaris de neymiş, Millet Bodrum'da Çeşme'de takılırken deli gibi bayacağız bu zirzop yerde" diyerek, arkadasıma bela okuyordum tatilimi rezil edeceğinden emin bir şekilde. Büyük konuşmayı çok severim, dolayısıyla epey de yanılgılarım olmuştur önyargılarımdan ötürü. Abartılı bulacaksınız belki ama Marmaris ilçe sınırına girmemizle beraber hislerim değişti. Küçük bir İngiltere kokusu aldım hemencecik. Sağda solda Orjinalinden farkı olmayan Man Utd, Chelsea, Arsenal, Celtic formaları satan dükkanları, 3-4 kişilik çekirdek aile yapısındaki süt beyaz Britanyalıları süzdüm ilk olarak.  Bodrum'daki gibi "Apaçi" diye adlandırılan , genelde ikili gruplar halinde takılıp "me,you, he,her" ana cümlesi ve bir iki el şakasıyla şaşırtıcı bir şekilde 2li turist kız gruplarının ilgisini bir şekilde çekmeyi başaran zümreyi de göremedim ilk Marmaris seyahatimde. Esnaf da kalite. "Bu herif çapulcu dediğim adam bir anda bir İngiliz aksanı çekiyor, dut yemiş bülbüle dönüyorum.
Restoranlar, İngiliz stili dekore edilmiş, LCD ekranlarda  İngilizlerin meşhur spor Kanalı SKY Sports, İngiliz ya da İskoç takımlarının hazırlık maçlarını yayınlanıyor. Galatasaray'ın Uefa kupası maçını izlemek için bıçkın bir Türk dönercisi aramak zorunda kaldıgımı hatırlarım.Yemekler, İngiliz damak zevkine hitap edecek şekilde steak ağırlıklı. Bana da hitap etti elbette... 500 gr T-Bone steak, yanında bol garnitür, ya da özel sosuyla karidesli tavuk ve müthiş santa fe salatası aklımda kalan harika lezzetler. İçmeler beldesinde kalmayı yeğledik tüm ziyaretlerimizde. O bölgede Titanik Lokantası'nı ve Coco Beach Restaurant'ı kesinlikle tavsiye etmem gerekir. Fiyatlar pek makul diyemeyeceğim, bu güzel beslenmenin karşılığı kişi başı 30 ytlden ucuza çıkmak pek mümkün değil. Yemek gibi bir önceliğim yok diyorsanız McDonalds'tır, dönercidir, büfedir farklı farklı alternatifleriniz mevcut elbette.

Gecelere akmak isteyenler için Marmaris merkezdeki Barlar sokağı  ya da sahil kenarındaki Beach Clublar öne çıkıyor. İstanbul gece hayatında önplana çıkan travesti oryantallerinin dansları pek bir prim yapmış durumda Marmaris'te. Hemen hemen her kulüpte böyle bir şov yapılıyor gecenin ilerleyen saatlerinde ve ağırlıklı olarak İngiliz, Rus, Hollandalıların olusturdugu turist grubu bu görselliği kamerayla kaydederek keyifleniyorlar. Köpük şovları Halikarnas'takinden pek farklı değil. İçki konusunda ufak bir tavsiyede bulunayım. Marmaris'e gidiyorsanız, mutlaka Fish Bowl diye adlandırılan adının da belirttiği üzere akvaryum kasesine doldurularak servis edilen farklı kokteylleri denemelisiniz. Ben Vişne suyu, Absolut ağırlıklı bir karışımı tercih ediyorum ve tek başıma bir fish bowl devirdiğimde bütün gece çakırkeyif modda takılabiliyorum.

Görülesi güzellikleri merak edenler için öncelikle Marmaris'te yılın on iki ayı yeşilin ve mavinin tüm tonlarını bulabileceğinizi belirtmeliyim. Tekne turu seçimini Sadık Kaptan'dan yana kullanmalısınız. 8-10 kişi arası alan teknesiyle, arkadaş grubunuzla beraber seçebileceğiniz hoş bir gün vaadediyor Kaptan Sadık. Her ne kadar hafif sert bir deniz adamı olsa da, işinin ehli ve Marmaris'in pek de girilmemiş koylarını keşfedebilen bir denizci. Akvaryum gibi bir koyda demirlemişken, denizde karpuz ikramından söz etmeden geçersem ayıp olur.

Evet benden bu kadar,  umarım hafif bir şekil canlanmıştır kafanızda. Gidip benim anlattıklarımın ötesindeki güzelliklerini de keşfetmeniz dileğiyle...

2 yorum:

  1. Ama bu soğuk Aralık gününde yaptığın ayıp! İnsanın canı 3 ay önceye dönüp deniz ve güneşle şımarmak, Marmaris koylarında karpuz keyfi yapmak, fish bowlların içinde boğulmak istiyor...

    YanıtlaSil
  2. fish bowl ne sempatik bir isimdir; kanım kaynadı:)

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..