4 Aralık 2009 Cuma

ERİŞKİNİM ORTODONTİĞİM BU YAŞIMA RAĞMEN TELLİYİM



''Ay sakın dişlerini yaptırma, sana bu havayı onlar katıyor (?!) aaa, sen böyle çok sevimlisin:/ seni sen yapan bu dişler, sana karizma katıyor hem (!) ... agucu gucu, bıcı bıcı, hede hödö...''
Nasıl büyük palavralardır bunlar bilinmez. Sevimliliği de bir yaşa kadar anlarım da, çarpık dişler nasıl karizma katar onu anlayamadım. Hadi ordan...O teller bu dişlere takılacak, o kadar!Tom Cruise bile bir kaç sene önce taktıysa, vardı herhalde bir sebebi.

Yaş 20leri geçince tel takmak büyük bir ızdıraba dönüşür. Senelerce taksam mı takmasam mı tereddütleri birden iğrenç bir baş ağrısı gibi zonk zonk beyni meşgul ede dursun; erişkin olunca bu tereddütler iyice kafa bulandırmaya başlar.


Evet

Konuyu erişkin ortodontisine bağlamamın nedenini anlamışsınızdır. Tabi ki de şu anda içinde bulunduğum durum. Ortodontistlerle ilişkim minik bir ilkokul çocuğuyken; 2. sınıfta başladı. O zamanlar neden daha süt dişleri tam dökülmemiş bir çocuk ortodontiste götürülür bilmiyorum ama annem herhalde ileri görüşlülüğünü burda da kanıtladı. Gerçekten de saf ve temiz süt dişlerim döküldüler. Yerlerini, psikopat, kafasına göre yerleşmiş, üstüste bile oturmayan canavarlar aldığınıda 16 senelik ortodontik
yolculuğuma başlamıştım bile. 16 sene göz korkutmasın, bundan tam 10 sene önce yapmışım en son ortodontiste ziyaretimi:D
Sonuç; 3 aydır bu meretlerle beraberim, etmediğim küfür, bakmadığım ayna, fotoğrafımı çekmediğim açı ve photoshopla oluşturmadığım bir tahmini netice kalmadı. Bu demek değil elbette herkes bu derece takılacak olaya; ama malum hepimizin hayata olan duruşu farklıdır. Evet felsefe
yapmayı keseyim ve ortodontik tadevi düşünenler varsa; dişçi terimleri kullanmadan, normal vatandaş gözümle, diş telleriyle kavuşmamın mutlu ve hüzünlü hikayesini avantajları ve dezavantajlarıyla aktarayım.

-Öncelikle erişkin ortodontisinin en büyük problemlerinden biri, adı üstünde erişkin olmak. Malum erişkinsin ve paranı da kazanıyorsan vay haline. Çatır çatır ödemek, aydan aya maaşın etkileyici bir
bölümünü ayın 1'inde bu işe harcamayı göze almak gibi olasılıkları gözden geçirmek gerek. Şunu da belirtmeden geçmeyelim, böyle bir tedavi için günümüz koşullarında ve estetik- yeni sistem seçeneklerine bağlı olarak en az 5500 TL. yi gözden çıkarmak farzdır. Netice itibariyle ben de hazır part-time bir işe girmişken, maaşın yarısını bu işe yatırmaya karar verdim.

-Bunu göze aldık, tamam öderiz diyorsanız; gelelim diğer problemli konuya. Bu yaşta, suratımın en can alıcı mimik bölgesinde kocaman metal braketler! Ne demişler; gülü seven dikenine katlanır. Ortodontistler bu olayı olabilecek en estetik düzeye indirgemeyi başardılar aslında. Seramik
braketler, erişkin ortodontisinin baş dostu. Bir önceki maddeyi(PARA)biraz daha zorlamayı gerektirecek bu sistemde, dişlerin ortalarında bulunan braketler daha ufak ve diş beyazı renginde, yalnızca braketlerin içinden geçerek üst ve alt diş sıranızı çevreleyen metal telleriniz var. Bense ne
bildiğimiz klasik, robokop tadındaki metalleri, ne de tamamen şeffaf görünümdeki braketleri kulanıyorum. Bu işi biraz hızlandırmak adına, KENETLİ (KLİPSLİ) SİSTEM' olarak bilinen bir metod daha mevcut. Buradaki amaç, braketlerdeki kenetlerle sistemin kendi kendini çalıştırmasını ve
böylece tellerinizin daha aktif olmasını sağlamak. Sistemde cebe makul metal braketler seçeneği olduğu gibi yine estetik amaçlı seramik braketler de mevcut.Pamuk eller cebe! Ben de ne yaptım; zaten paraya kıymışken biraz daha kıyıp estetik olsun dedim. Sonuçta tamamen seramik braketler kadar şeffaf bir görünüm olmasa da, dikkat çekiciliği bir hayli az braketlerimle yaşamayı öğrendim.

-Estetik problemleri de geçtik.Siz her türlü problemi aşarım dedikten sonra bu sefer çevredeki insanlar faktörü girer devreye.
Sevgiliniz varsa ya da olmak üzereyse; zaten binbir tereddütle
yanaştığınız diş telleri konusu, yine yapılmaması gerekenler listesine girmeye çalışır. Sevgilinin fikrini sorarsınız; cevap olumlu da olumsuz da olsa yine de tatmin olamazsınız. Yalnız burada unutulmaması gereken noktadır, sonucun ne kadar güzel olabileceği ve sabreden dervişin muradına ereceği. Mutlaka insanların görüşlerini almak iyidir ama 'sen böyle de sevimlisin, seni sen yapan bu dişler' laflarına aman ha kanmayın. Sonra gün geliyor aynı insanlar, iyi ki taktın sonuç çok güzel olacak dediklerinde maziyi hatırlayıp, farklı bir güven sorununa yakalanıyorsunuz bu sefer:P
Hele ki benim örneğimde; ağız kapanışını bile engelleyen bir diş dizilimi durumunda bu dişler sana hava katıyor lafı tam bir palavra. Köpek dişim köpeklikten çok vampirliğe hizmet ediyor, onun yanındaki ön dişim yanındakine küsmüş, ağzımın içine bakar şekilde 90 derece rotasyonlu duruyorsa, evet dişler bana negatif yönde farklı bir hava katıyordur. Size de önerim, kimin ne düşündüğü değil nasıl hissettiğinize kulak vermeniz.

-Eveeet, sonunda kararlar verilir, ortodontiste gidilir. Dişler sıkışıksa 4 sapasağlam diş de aynen feda edilir. Kanlı, tamponlu, pıhtılı 2 hafta bekler sizi. Dişçiye gitmek alışkanlık, gidilmezse garip bir hüzün olur.
Bu arada diş çektirmenin ne kadar basit bir işlem olduğunu keşfedersiniz.Eğer ben sağlam dişlerimi vermem diyorsanız, siz bilirsiniz ama bunun bilimsel açıklamasını bizzat dinledim.Açıkçası bu sene içinde
3 ortodontistten 2si çekmek gerek diyince, alın naparsanız yapın bu dişleri, kalan sağları düzeltin diyerek, düşünmeden çektirttim. Neden mi çektirmek lazım; zaten dişler çarpıksa, belli ki çenede yer kalmamış, e telle de düzeltilen dişler, o sıkışık yerde bir yere kadar aynı pozisyonda
kalabilir, bir süre sonra eski yerlerine dönme çabası göstereceklerdir; o yüzden çekilmesi gerekiyor dendiyse, vardır bir bildikleri. Benim kendi hipotezime göre de, ne kadar çok diş çektirirsem, biyolojide okuduğumuz difüzyon konusundaki çabuk yayılan moleküller misali, dişler de çabuk yayılım gösterecek ve tedavi bir an önce sonuçlanacak!

-Diş çekim işi sonuçlanır, beklenen gün gelir. Dişçi koltuğuna oturmanın bende bu kadar heyecan ve sevinç yaratacağını düşünmezdim. Artık geri dönüşü olmayan adımı atmanın da heyecanıyla beklenir. Önce sabitleyici metal bilezikler, arka azı dişlerinden birine (sağlı sollu üstlü altlı) geçirilir. Geçirilir diyorum da hakikaten her anlamda geçiriliyor. O bilezikler dişi sarıp, aynen diş etine saplanıyor. O anda da pişmanlık çanları kimin için çalıyor acaba!
Bir de iyice yerleşsin diye onları ısırmak gerekiyor ki; anlatmıyorum, şu anda zaten yaşıyorum; dilim sürekli ve ne yazık ki metal bileziklerle diş etim arasındaki o ince bitiş çizgisinin nerde olduğunu yokluyor. Çünkü yok ööyle bir çizgi, metalle et iç içe.
Bir süre daha ağız içi şantiye işleri anlamsız bir şekilde devam eder. 15 dk. sonra hadi geçmiş olsun dendiğinde ne olup ne bittiğini anlamamazlığın verdiği ifadeyle hemen bir ayna istediğimi bilirim. O aynayı aldığım
gibi de gözlerimin dolduğunu da... Bu muydu bu kadar heves ettiğim şey? 3.maddede bahsettiğim şu vampir dişim var ya, beni en çok o duygulandırmıştır o anda. Garip bir diş olduğunu biliyordum ama aynı hizada
giden telin o dişe geldiğinde 45 derecelik sapma yapması da durumun vehametini gösteriyor işte.

-Dişçiden çıkılır, duygular birbirine girer. Hadi bir yerlere gidelim de kafamız dağılsın diye Metrocity'e gitmiştim SeD'le. Telleri takmadan önce yaptığım araştırmalar sonucunda, ekşi sözlükteki bir yorumu trajik bulmuştum ve Metrocity e girmeden önce ya benim de başıma gelirse diye düşünüyordum. Ve işte Secret'ın gücü. Aynen de başıma geldi ve o uyuz dedektörlerde öttüm. ''Üstünüzde metal bir şey var mı?'' Olmaz mı! Gıkımı çıkarmadan, yeni çekilmiş dişimin yerindeki kanlı tamponu ve yeni taktırdığım gıcırrr tellerimi gösterdim pis bir gülümsemeyle. Kadın görevli de artık acıdı mı iğrendi mi bilinmez, kaşlarını eğrilterek bir gülümseme takınıp, buyur etti beni.
Gülsem mi ağlasam mı, mutlu muyum mutsuz mu... Biliyorum herkes bana bakıyor. Psikolojik değil bu durum. Ağzında kanlı bir pamuk olan birine herkes bakar yani.
Hadi güleyim dedim. Benim kadar çok gülen bir insan için gülmek hiç bu kadar zor olmamıştı herhalde. Normal insanlar 2 kademede gülerler. Önce ağızlarını açarlar, dişlerini sergilerler; gülme işi bitince de aynen tek dudak hareketiyle ağızlarını kaparlar ya... Telliler için durum böyle değil işte. Önce dişlerini ve tellerini gösteren o ağız açma hareketi yapılır. Birazcık mutluluk anını yaşar, 2. kademeye gelince de o mutluluk biter. Dudakları kapayayım dersin, haydaaa, tellere takılır mı o dudaklar! Sonrası anlamsız dudak debeleme hareketleri işte. İlk bir kaç hafta gülmek işkenceydi ama zamanla her şeye alışılıyor. Ya da dişler düzeliyor.

-Yeme içme kuralları. Amaaan diyip geçtim sonunda. 1 sene boyunca kola içmeyecekmişim; yok artık. Tabi ki belli bir kısıtlama getiriyorum kendime kola konusunda; o yüzden diyet yapanlar için güzel bir olay tel takmak. Elma ısırmak, simiti dişlerinle koparmak filan... bunlar zaten hayal ürünü, fantastik hatta ütopik eylemler. Zaten teller dişler üzerinde yatay bir yük uyguluyor, sen ona ısırmak gibi düşeyde bir yük uygularsan; açlığını gidermekten öte canını yakmış oluyorsun. Onun dışında tırnak
yiyemiyorum, kemiremiyorum; ağzımla açtığım şişeleri klasik yöntemlerle açıyorum; ruj sürünce onu yayamıyorum...vs. Ama insan başka yönlerde geliştiriyor artık kendini=) Doya doya yemek filan yememeye de alışıyor!

-Bu kadar kötüledim ama erişkin ortodontisinin en iyi yanı, 20liklerin artık sizi rahatsız edemeyecek oluşu. Risk yok, 20likleriniz çıktıysa zaten artık tedavi sonrası sizi sıkıştıracak yeni bir sürpriz de yok demektir. Pek çok tedavidaştan duyduğum şikayettir, 20liklerin sıkıştırmasıyla ön dişlerin yeniden üst üste binişi.
Bir de dişleri fırçalama alışkanlığı artık alışkanlıktan çok bir yaşam biçimine dönüşüyor. Fırça çantada, evin anahtarını taşımak kadar önemli bir eleman haline geliyor. Yine de yemek kırıntılarıyla çok da hoş olmayan anılar sık sık yaşanıyor. Ama biliyorum bunlar çok yakında güzel anılar olarak kalacak=) Umuyorum, ümitliyim...

Sonuç? Kesinlikle kafanızda soru işareti kalmasın; cebinize ve kendinize güveniyorsanız bu işe girişin.
Nasıl göründüğüyse çok fazla problem teşkil etmesin, doğru ortodontiste giderseniz en kısa sürede tedaviniz tamamlanacaktır. Üstelik yıldırımı filan da çekmiyor bu teller:D Önemli olan gülüş estetiği ve kendinizi
beğenmeniz; çünkü gerçekten ciddi çarpışıklarda sonucun farklı olduğuna inanıyorum.
Ben takalı 3 ay oldu, o canavarlar evcilleşti, sıraya girdiler; şimdi çekilen dişlerin boşluklarının kapanmasına geldi sıra. Ortodontistim 9 ayımın kaldığı müjdesini verdi son kontrolde.
Ben de bir güzellik yapıyorum size ve gittiğim ortodontisti de burada deşifre ediyorum: Levent'te 32 Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği ( http://www.32.com.tr )

uyuz oluyorum köşesi: Yanımda ''Yaaa benim de ön dişim birazcık ufacık minnacık, diğerinin üstüne biniyor, ben de tel takmalıyım'' diyenlere
Önerim: bence tüm dişlerinizi çekin ya da 'ya tel takmalıyım mutlaka' gibi laflarla dolanırken gözüme gözükmeyin:P
Böyle durumlara, bunca işkence cidden değmez.

9 yorum:

  1. Yazıyı okurken "aslında o kadar da kötü değilmiş, ne olacak bak alışmış bile, neden olmasın..." diye düşünmeye başlamışken uyuz oluyorum köşesine dahil olduğumu keşfetmemle fikrimden bir anda tamamen vazgeçtim =)

    YanıtlaSil
  2. O köşe için ilham kaynaklarımdan biri olduğunu belirteyim o zaman =)

    YanıtlaSil
  3. Kafamdan bi ara gecmisti , dis teli taktirayim mi diye ,bu yaziyla beraber netlesti. Tesekkurler Merve :)

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel anlatmışsınız gerçekten. Bundanda güzel anlatılmazdı heralde. Bende 6 aydır takıyorum ve tellerimle MUTLUYUM. Her kontrolde renklerini değiştiriyorum aksesuar olarak kullanmayı seviyoruum :)ve kimse de dalga geçmiyor aksine çok tatlı görünüyorsun diyorlar. Ben memnunum ama siz memnun oldugunuzu düşünmüyorsanız çıktığı günü hayal edin ne kadar güzel dişleriniz olacak düm düz :) Buna değer...

    YanıtlaSil
  5. 10 gündür gitmedigim klinik kalmadı taktırsam mı taktırmasam mı ,idle süper ego çarpışıyor taktır taktırma taktır taktırma :) yazıyı okuduktan sonra taktırmaya karar verdim sayende o kadar güzel ifade etmişsin ki :) her satırında samimiyetin ve içtenliğin yüzümdeki tebessümü eksiltmedi teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık blog a yazmadıgımız için çok geç görülmüş ve cevaplanmış bir yorum oldu, umarım taktırmışsındır hatta çıkarttırmışsındır bile. Yorum için teşekkürler =)

      Sil
  6. acaba size ne kadara mal oldu bu tedavi tam 5500 mü ? bende yaptırmayı düşünüyorumda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık blog'a yazmadıgımız için, yorumunuzu geç gördüm. Benim tedavim 6000 Tl. tutumuştu toplamda, onu da 10 taksitte ödemiştim ancak bu ödemeler 2009un Eylülünde başlamıştı. Umarım işinize yarar...

      Sil
  7. Sayın blog kullanıcısı sitenizdeki makaleleri ve paylaşımlarınızı www.disdoktoru.com.tr sağlık ekibi olarak bu paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz. Size tüm blog hayatınızda başarılar diler teşekkür ederiz...

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..