24 Aralık 2009 Perşembe

Paris'ten izlenimler...



 Çocukluğumun şehri,yurt dışı hayallerimin ilk durağı,ancak hayallerimdeki ilk durak yaşamımdaki ilk durak olamadı,yine de geçte olsa onunla tanışabildim.Şuan da size Paris'ten bahsetme sebebim,sıcaklığını hala koruyorken izlenimlerimden,hayalimdeki ile gerçek Paris arasındaki ilişkilendirmemden bahsetmek istemem.
Hayal kırıklığına uğratmadı beni,en güzel haliyle ağırladı,hoş, donma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı ancak pişman değilim.Onun bu yüzünü de olsa görmek benim için harikaydı.Nedendir bilmem ama oldum olası Paris zaafım oldu hep,hakkında bir şey biliyor muydum,hayır,ama vardı işte.Belkide bu yüzden onu her haliyle bu kadar çok sevdim,o dondurucu soğuğuna,sokaklarındaki pisliklere,eskimiş ve basık metrosuna,trafiğine ve kalabalığına rağmen.Soğuğu dışında bunlar bize (yani İstanbulda yaşayanlara) çokta uzak şeyler değil,her gün zaten İstanbulda bunlarla yaşamaya alışığız.Ama Paris'in o şekilde olduğunu bilmiyordum,ta ki görene kadar.Ve bu bile beni ondan soğutmadı,yine sevdim,daha çok sevdim.Oysaki orada sadece 3 gün geçirdim,ziyaretin kısası makbuldür belkide,en yeteri,kötü yüzünü görmeyecek kadar kısa,göz önündeki güzelliklerinden etkilenecek kadar uzun.
New York'un tarihsel geçmişe sahip hali gibi Paris.Heryer zenci dolu,karşıdan karşıya geçerken ki insan kalabalığı,şehrin dört bir yanına giden raylı sistemi (metro+tren),pisliği,ışıltısı...Tek eksiği gökdelenlerin arasındaki gölge sokakları, fazlası ise binaların arasında güneşi görebilmesi,ve Fransızcası.Beni kendine hayran bıraktıran,anlamasam da dinlemekten büyük keyif aldığım Fransızcası...
Daha ufakken Disneyland'ı gösterirlerdi televizyonda ve ben hep onları izlerken orada olmayı isterdim,annemlere beni de götürmelerini söylerdim ama hiç öyle bir fırsat olmadı.O da içimde kalan bir yerdi,hep görmek istediğim,büyüklüğümde kısmetmiş.Ama bir çocuk için eminim şuan benim için olduğundan daha fazla şey ifade ediyordur.Bütün gün hatta günlerini geçirebilecekleri harika bir yer,tabi büyükler için de aynı şey geçerli.Orada ki günleriniz yeterliyse,yolun uzunluğuna bakmadan enazından 1 gün oraya ayırılmalı derim ben.
Evet küçüklükten hayalimdi Paris,ama mimarlığa adım atarken de orayla ilgili yeni hayallerim oluştu,bunlardan birisi ve en başta geleni Louvre müzesi.Derslerde hakkında duyduklarımdan ziyade,Da Vinci Code adlı kitaptan ötürü (filmini izlemedim,kitabı okurken hayalimde canlandırmak daha önemli benim için) çok fazla merak ettiğim bir yerdi bu müze.Ve gerçekten de görmeme değdi,ama sınırlı zamanda görülecek bir yer değil,ancak küçük bir kısmını gezme şansına eriştim,yine de görebildiğim için mutluyum.Çok büyük,ve bir o kadar da kalabalık.Girişinde Avrupa vatandaşı olan ve olmayan diye ayrım yaptıkları için (onlara ücretsiz bize değil ) kızsam da,gezime başladığımda silindi kızgınlığım.Beni orada daha çok ilgilendiren tablolar değil mekanın kendisiydi,atmosferiydi.Yüzlerce insanı ağırlayan bu mekanda bulunmak ve değerli eserlerle aynı havayı solumaktı benim ilgilendiğim.
Yine derste öğrendiğim ve görmeyi istediğim bir başka yer,Champs Elysees.Beni hayal kırıklığına uğratan tek yer,hoş hayal kırıklığı demeyelim de hayalimdeki gibi bulmadığım diyelim,çünkü beğenmedim dersem yalan olur.Beğenmemin en büyük sebebi de,özlediğim İstanbul'dan bir parçayı anımsatması,Bağdat Caddesi.Sanki onun,yaya yolları az daha geniş ve başında büyük tarihi bir kapısı olan hali gibiydi.Orada yürürken kendimi Cadde de yürüyor gibi hissettim.
Ve bunlar dışında görülecek birçok yer,bunlar sadece benim Paris'e gitme isteğimde rol oynayan büyük etkenler.Her köşesini gezmek görmek gerek,mesela Eiffel' e bir akşam mutlaka çıkıp şehri izlemelisiniz.Eğer kışın gidiyorsanız gündüz kesinlikle tavsiye etmem,o dondurucu soğukta 1 saat bekledikten sonra daha hala önünüzde yüzlerce kişinin olduğunu görmek ve sonra yeter deyip geri dönmek pek hoş olmuyor=) Ve gerçekten,şehrin gece görüntüsü gündüz görüntüsünden çok daha güzel ve etkileyici.Ve tavsiyem,grev zamanına denk gelmemek için gitmeden önce araştırın.Anladığıma göre,çok sık grev yapan bir milletmiş Fransızlar,ve bu yüzden grev zamanı bazı yerler kapalı oluyor (biz gittiğimizde Pompidou'ya giremedik mesela)
Yani uzun lafın kısası,görmeyenlere şiddetle tavsiyemdir Paris'e ufak bir seyahat.Belki benimle aynı hisleri duyamayabilirsiniz,ama yine de görün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..