18 Kasım 2009 Çarşamba

Civanım Delikanlının Gözlerinin Altı Morardı

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Afyonkarahisar İkbal Termal Otel'de düzenlenen Siyaset Akademisi'nin açılışında konuşan Devlet Bakanı Bülent Arınç, iktidar olmanın insanı yorduğunu, üzdüğünü, bünyeyi türlü sıkıntılara soktuğunu şu sözlerle anlatmış:

"Bak Tayyip Bey bile ne halden ne hale geldi. O civanım delikanlının şimdi gözlerinin altı morardı, düşünüyor. İktidar sorumluk ister, yorulmak ister, bazen ağlamak ister. Çoğu zaman çalışmak ister. Öyle yan gelip yatayım, denizden çıkmayayım, eğleneyim, öğlene kadar istirahat edeyim, mükemmel bir kahvaltı yapayım, ondan sonra her gün yatayım, uyuyayım, gezeyim, tozayım. Öğleden sonra şöyle bir meclise gideyim, veya genel merkezde oturayım, gazetelere bir bakayım, kahvemi içerken gazetede bir şey yakalarsam bir demeç patlatayım. Oldu sana siyaset. O devir geçti. Dolayısıyla iktidar olabilmek için bu meselede yıpranmayı göze almak gerekir."

Açılışın yapıldığı mekan dikkate alındığında, şifalı suların şırıl şırıl aktığı, envai çeşit masaj, güzellik, rahatlama ve bakım uygulamalarının yapıldığı bu caaanım otelde Başbakansız geçirdiği her saniyenin, vefalı Başbakan Yardımcısı, kalp insanı(!) Bülent Arınç'ın burnundan fitil fitil geldiği anlaşılmaktadır. İçinde kopan duygusal fırtınanın tezahürü olarak da yazıma başlık yapacak kadar beni de derinden etkileyen "Civanım delikanlının gözlerinin altı morardı" veciz cümlesini sarfetmesine şaşırmamak gerekir. Kanat Atkaya'nın 17.11.09 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısında bu vahim derde derman olması umuduyla dile getirdiği çözüm önerilerini aynen aktarıyorum:


" Bülent Arınç, içlenerek gerçekleştirdiği ve Başbakan Erdoğan’ın ne kadar yıprandığını vurguladığı konuşmasında “Civanımın gözaltları torbalandı, mor oldu” demiş.

Uzatmayayım, “Poşet çay iyi gelir” derler.

Şu ara mesele çok, bir de buna takılmayın diye kısa yol gösterdim.

Bir de Ebru Akel’in yöntemi var fakat o “delikanlılık anayasasının değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk üç maddesiyle” çelişiyor.

Ebru Hanım göz şişleriyle mücadelede hemoroit tedavisi için kullanılan merhemden yararlandığını söylemişti.

Yanlış olur, teklif dahi edilemez, teklif edenin kalbini kırarım.

Bu sebepten poşet çay iyidir.

Sıcaklığına dikkat ediyoruz tabii!"


Kanat Atkaya alıntısının ardından benim konu hakkındaki yorumuma gelelim. Çayın göz altlarında oluşan şişliklere ve morluklara iyi geldiği bilimsel bir gerçektir. İçindeki "tanen" isimli buruk maddenin vazokonstriktif yani damar büzücü etkisi vardır. Göz altı derisi oldukça ince ve hassastır, fiziksel ve tinsel yorgunluk belirtilerini çabucak yansıtır. Yorgunluktan ve uykusuzluktan morarmış, halkalar oluşmuş görüntüyü azaltmada demlenmiş çay poşetçiklerinin etkisi yadsınamaz. Bu tanen denilen mucizevi madde şarapta da mevcuttur, ancak resmi davetlerde bile yabancı misafilerinin şarap dolu kadehine su dolu kadehle "çinçin" yapan Başbakanımız'a ve Kabine Üyeleri'ne şarap tavsiyesinde bulunmak abesle iştigaldir.
Hemoroit kremi de aynı vazokonstriktif özelliği sayesinde başka bi çözüm önerisidir, fakat Gluteus maximus'a sürülen ilacın, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na göz altına tatbik etmesi için önermek en az şaraplı pamukla kompres yap demek kadar ayıptır, günahtır ve hatta zevzekliktir. Dolayısıyla poşet çay uygulaması makul bir tavsiyedir.



Ana haber bültenlerine çıkıp taklalar, parendeler atmayan bir kardiyovasküler cerrahken hayranlıkla takip ettiğim Daktır Mehmet Oz ise ayak kokusuna karşı en etkili yöntem olarak çay banyosunu tavsiye etmektedir. Bilindiği üzere ayak kokusuna bakteri-çorap-ayakkabı triosu sebep olur. Bütün gün çorapların içinde ayakkabıya hapsolan ayaklar terler ve bakteriler üremeye başlar. Bu bakteriler de ayakları buram buram kokutma görevini layıkıyla yerine getirirler. Dr. Oz'un çözüm önerisi kuş konmaz, baharat, soğan ve bazı fasulye cinslerinin daha az tüketilmesi, ayrıca her gün ayakların demlenmiş çay dolu bir leğende bıcı bıcı yaptırılmasıdır. Çaydaki tanen gözenekleri küçültmekte ve bakterilere karşı da etkili olmaktadır.


Ülkenin en ücra köşesine bile yetişip halkına seslenen, sonra ayağının tozuyla soluğu yurt dışı gezisinde alan, Berlusconi'nin değerli "amico"su Sayın Başbakanımız'ın yorgun olan sadece gözleri değildir, ayakları da bu yoğun tempodan nasibini almıştır, Bülent Bey! Lütfen bir dahaki beyanınızda bu konuya da değininiz, zira kamuoyu Sayın Erdoğan'ın ayacıklarının da halini merak etmektedir. Bu acı gerçekle Sayın Ex-Meclis Başkanımız'ı yüzleştirme cüretinde bulunarak yazımı sonlandırıyor, hepinize "renkli" gündem trafiğinde akıl ve ruh sağlığınızı koruduğunuz günler diliyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..