12 Kasım 2009 Perşembe

Onyüzbinmilyon Baloncukla Evimiz Uçsun mu (Hadi daha da YUKARI BAK!)


Gökdelenlerin arasında sıkışıp kalmış, minik, ahşap bir ev... uçsun mu mahyasına bağlanan sonsuz balonlar eşliğinde? Uçsun, hem de en yukarı... Bulutların üstüne çıkalım, atmosferik hareketlenmeler de bizi Güney Amerika'daki Cennet Şelaleleri'ne kadar götürsün. (artık benim de hayalim oraya gitmek, tabii varsa) Pixar stüdyolarından çıkan 'Yukarı Bak', işte bizi böyle bir yolculuğa çıkarıyor. Film eleştirmenliği yapıp, film hakkında internette zaten bulacağınız bilgileri yazmak değil niyetim; ama 'Yukarı Bak', nam-ı diğer 'Up' ı izlerken, sahiden de insan, bulutların üstündeymiş gibi fazla iyimser bir havaya kapılıp etrafındaki her şeyi fazla sevimli buluyor.

Zamane animasyonları zaten dehşet ötesi; gerçekçi hatta gerçek çekimlerden bile çok daha güzel. Ama 'Up', insanın yüzüne öyle bir ifade konduruyor ki, filmin mükemmel anime edilişine şaşırmanın yanında, size bakan biri filme beslediğiniz sempati içinde boğulabileceğinizi sanabilir.Yine de 'Yukarı Bak' ı sadece sevimli ve Facebook gibi sitelerde paylaşılan videolarındaki kadar romantik sanmayın.
Beraber yaşlanan, tatlı mı tatlı karı kocanın hikayesini ilk 15 dk.da tüketip, 'ayhh ne sevimlilier, çok tatlılar, nerde böyle aşklar..' diye düşünürken, birden fazlasıyla sürükleyici bir maceranın ortasında buluyorsunuz kendinizi. Özellikle balonların sahneye çıktığı anda, göz alıcı renk cümbüşünün etkisiyle, kendimden geçtim diyebilirim. Animasyon filmlerine antipati besleyen seyircilere bir şey diyemem ama yaşlı balon satıcısı kahramanımız ve ona eşlik eden macera arkadaşlarıyla birlikte, heyecanlı, rengarenk bir yolculuğa varım diyorsanız; kemerlerinizi sıkı bağlayın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..