23 Kasım 2009 Pazartesi

GET A LIFE

Dersin son yarım saati. Konsantrasyon kalmamış, önceki geceden uykusuzluk iyiden iyiye kendini göstermiş. Birden o sırada sunum yapmakta olan sınıf arkadaşlarımdan birinin gösterdiği sunumdaki bir resme takılı kalıyorum. Bana lise yıllarımda oynadığım Sims oyununu hatırlatıyor. Animasyonla hayat verilmiş birkaç karakterin hayatından bir kare gösteriyor. Sonra kulak veriyorum arkadaşıma. Diyor ki: “Bu, Türkiye’de etkisini çok göstermemiş, ama tüm dünyayı kasıp kavuran bir bilgisayar oyunu. Adı, Second Life. Bu bilgisayar oyunu ile birlikte ikinci bir hayat satın alıyorsunuz ve dilediğiniz gibi yaşıyorsunuz..”
Sims oyununu bilgisayarımdan neden sildiğimi çok iyi hatırlıyorum. Saatlerce başından kalkamamak, yemek yemek istememek, dışarı çıkmak istememek, asosyelleşme isteğim annemi isyan noktasına getirmişti ve bana oyunu yasaklamıştı. Kendi yemeğimden daha önemliydi oradaki karakterin yemek yemesi, eğlenmesi, sosyalleşmesi. Şehirlerarası otobüste yanımda oturan kızın uyuyup uyanıp arada laptopunu açıp farmwille’deki tarlasını sulaması bana tuhaf geldiğine göre o günleri geride bırakabilmişim. Bugünlerde yaşadığımız msn, facebook bağımlılığında sosyalleşme bahanemiz var en azından, fakat bağımlılık yaratan siber dünya bize başka bir hayat vaat ettiğinde kendi hayatımızdan vaz geçmekten çekinmiyoruz.

Şimdi, bu Second Life nasıl işliyor? Efendim, önce bu siteye http://www.secondlife.com/ adresinden üye oluyor, kendinize bir avatar yaratıyorsunuz. İsminizi, cisminizi, nasıl görünmek istediğinizi ve hatta kişiliğinizi adım adım seçebiliyorsunuz. Zevkli, değil mi? Tabii hayata sıfırdan başlıyorsunuz, ne eğitiminiz, ne mesleğiniz ne eviniz barkınız var. Eğer sıfırdan başlamak istemiyorsanız gerçek para ile hayat satın alabiliyorsunuz. Bu noktada Second Life dünyasında ciddi paraların döndüğünü de söylemek lazım. Kendinize orada iş kurabilirsiniz, emlakçılık yapabilirsiniz, fahişeliğe kadar giden bir iş yelpazesi var.

Ekşi Sözlük’te şöyle bir arattım da, Second Life ile ilgili ilginç olaylar var:
- Adamın biri karısına Second Life’ta bir kadınla “uygunsuz bir vaziyette” yakalanmış, kadın boşanma davası açmış !

- İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, managing multinational corporations dersinin hocası,second life ta şirket kurup para kazanan öğrencilere direkt A ile geçme garantisi veriyormuş!
- Bünyesinde sanal bir iç savaş çıkmış ve sağcı ve solcu kullanıcılar önce karşılıklı gösteriler düzenlemiş ardından da çatışmaya girmişler. Tabii ki ele geçirdikleri sanal silahlar ile.

Başka bir arkadaşımın oyunla ilgili şöyle bir deneyimi olmuş; çocuk birisiyle tanışmış ve mimar olduğunu söylemiş. Karşıdakinin söylediği ise hem komik, hem acıklı: “Memnun oldum, ben de Second Life’ta mimarım, meslektaşız demek ki”..

Second Life’a üye olmamaya direniyorum, eminim ki Sims’ten çok daha kapsamlı bu dünya beni ele geçirecek ve “First Life”ım anlamını yitirecek. Beni asıl düşündüren, teknoloji ve siberdünya üzerindeki kontrolümüzü yitirmeye başlayıp başlamadığımız..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..