18 Kasım 2009 Çarşamba

Mutluluğa Dair..

Bu yazımda, hayatımızın olmazsa olmazı, en tatlı baharatı mutluluğa değinmek istedim. Mutluluğun tarifini yapmak gibi bir göreceyle canınızı sıkmayacağım kimsenin ve mutluluk şudur budur gibi bir bilgelikte de bulunmayacağım.Öncelikle bunun tarifi kişiden kişiye değişir elbette ama mutluluğu tanımlayabilen herkesin olmazsa olmazı yaşadıkları mutsuzluklardır. Bir mutluluğun var olması hayatında mutsuzluğun var olmasıyla mümkündür yani kısaca. Mutsuz olmadıgımız her an aslında farketsek de etmesek de mutluyuzdur teorik olarak. O zaman mutsuzlukları elimine edebilirsek mutlu olacağız kestirmeden:P. İşte bu yazımın ana teması da bu mutsuzlukları nasıl elimine edebileceğimiz olsun o halde..

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben psikolog değilim, fakat kendimi mutlu, dünyaya pozitif bakan, olaylara karşı güçlü duran, özgüvenli ve belki de bu yakıstırmalarımdan ötürü megaloman olarak tanımlayabilirim. Burada bir sağlık dergisi çıkarmayıp hayata dair paylaşımlarımızı aktardığımıza göre bu naçizane mutluluk reçetemi ya da siz nasıl isimlendirirseniz, sizlerle paylaşmaktan zevk duyacağım.
Geçmişe dönüp baktığımda, sizlerle paylaşacağım felsefemi oturtmadan geçirdiğim keyifsiz, tatsız, mutsuz anlarımı kurcaladığımda, genelde ortak paydalarnın başkalarının bende yarattığı duygusal çöküntüler oldugunu gördüm. Etrafımdaki insanlarla da fikir paylaşımlarına girip, yeni tecrübeler edindikçe, herkesin aslında benden pek de farklı olmadıgını kanıksadım. Yani bir iş ortamında beklenen terfiyi alamama, kız arkadaşın anlam verilemeyen bir şekilde verdiği bir karar sonucu yaşanan keyifsiz dönemler, ayrılıklar, yakın bir arkadaşın sizin beklediğinizin dışında davranması, vefasız davranıldığını hissetme, bir projenin başkalarından dolayı gecikmesi, vb..
Bu olayların temelinde başka insanlara duyulan anlamsız güvenin yattığını düşünüyorum. Bunu ilk insanlarla paylaştığımda olur mu o zaman, kimseye güvenmeden de yaşanır mı tadında yorumlar aldım. Biraz soluklanıp cümlemi bitirmemi beklemelerini istedim. "Elbette yaşanmaz. Ama kimse de sizin beklediğiniz tepkileri vermek mecburiyetinde değil. Yani herkesin heran herşeyi yapabileceğini varsaymak size birşey kaybettirmez. kız ya da erkek arkadaşınız doğumgününüzü unutabilir, patronunuz size zam yapacağını söz verip yapmayabilir, kankanız bir işe tamam deyip son dakikada yan çizebilir. Umuyorum ki bunlar olmaz. Ama kimseye %100 güven de duymayacaksın arkadaş. Hayatın sırrının bunda yattığını düşünüyorum". Kazık yemeyenlere bu söylediklerim, sen ne anlatıyorsun arkadaş tadında gelebilir ama durumun benim cephemden değerlendirmesi böyle. Herkese olumlu yaklaş, sev, ama beklenmediğin bir davranışta da yıkılma. Temel felsefe, bu hayatta düşüncelerini kontrol edebildiğimiz tek varlığın gene kendimiz olmasını kavramak da yatıyor. Bu felsefe benim mutluluğu kendimde aramam gerektiğini ve başkalarının tavır, davranışlarının benim hayatımın odağında olmamasını öngörüyor. Yani başkalarını sev, dikkate al, ama incinmene de izin verme.
Bu kadar felsefe yeter diyorum ve sizi bunun üstünde düşünmeye davet ediyorum. Belki de bunu hepiniz biliyorsunuz da uygulayabilen az, kimbilir..
Herkese Sevgiler.

2 yorum:

  1. şans eseri okudum yazıklarını. aklıma can yücel'in bağlanmayacaksın şiiri geldi :)
    anlattıklarına yakın

    YanıtlaSil
  2. ben de can dündar'dan bir şiirle yorum katayım emir yazına;



    7.bekklentisiz sevmeyi denediniz mi?
    hiç beklentisiz sevdiniz mi?
    yani "bugün telefon etmedi" demeden, "şu an nerede acaba?"
    diye kendi kendinizi yemeden, "yaş günümü hatırlayacak mı
    acaba?" diye bir beklenti içine girmeden...
    sevdiniz mi hiç?
    onun, size ait olmadığını kabul edip,onu özgür yaşamı
    ile sevmeyi denediniz mi?
    yanındaki erkek arkadaşına aldırmamayı öğrenip ama aldırmıyormuş gibi
    yapmadan, gerçekten aldırmadan,
    "bitecekse biter , bunu ben değiştiremem, beni sevmeyi
    bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi" diye düşünüp.
    onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve kendinizi
    yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç?
    hiç beklemeden çalan bir kapıda,
    onu karşınız da görmek ne güzeldir bilir misiniz?
    beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden...
    ve beklemeden gelen bir "seni seviyorum" mesajının
    tadına varabildiniz mi hiç?
    siz istediginiz için degil, o istiyor diye yapildi mi tüm bunlar? ve
    beklentisiz sevmenin tadina bakabildiniz mi hiç?
    "bugün beni hatirlamadi" yerine "hiç beklemiyordum,
    senin gelecegini" diyebilmek ne güzeldir oysa...
    onu bogmadan, kendinizi bogmadan sevebilmek
    ne güzeldir... sahiplenme duygusundan uzak,
    sevmenin, sevilmenin tadina varabildiniz mi hiç?
    yapilmamis davranislar, söylenmemis sevgi sözcükleri ile
    kendi kendinizi ask çikmazinda kaybedeceginize,
    hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu?
    beklentisiz sevin...
    ben, beklentisiz seviyorum...
    "niye aranmadim" diye düsünüp kendini kendinizi
    yiyeceginize, hiç beklenmedik bir "seni özledim"
    mesaji ile aski yakalayin..
    beklentisiz sevin...
    ben, beklentisiz seviyorum...
    o, sizin sevgiliniz oldu için degil.
    ona tapulu maliniz gibi, çantaniz, arabaniz gibi
    davranma hakkiniz oldugunu düsünmeden.
    onu sevdiginiz, onun da sizi sevdigi için sevin...
    sevgiye karisan "beklenti" denen illeti
    hemen silin askin ak sayfalarindan...
    göreceksiniz ki, o zaman ask, baska bir güzel...
    göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir romantik...
    göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin
    damaklarda biraktigi tat, yillanmis sarap gibi, beklenti
    zehrine karismadan bir baska döndürüyor insanin basini..
    ben, beklentisiz seviyorum...
    onun nerede oldugunu merak etmiyorum...
    "beni bugün neden aramadi" diye
    geçirmiyorum içimden, aramadigi zamanlarda...
    gelecege dair hayallerim de yok zaten...
    ben, sevgiyi yasiyorum...
    onun yanimda oldugu anlar o kadar degerli,
    o kadar kiymetli ki... gerçeklesmemis ve
    gerçeklesmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anlari...
    beklentisiz seviyoruz...
    sevdigimiz için seviyoruz...
    hayalsiz, geleceksiz, beklentisiz... anlik seviyoruz...

    deneyin... beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün...
    beklentilerle bogdugunuz asklariniza aciyacaksiniz...

    can dundar

    YanıtlaSil

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..