15 Kasım 2009 Pazar

Parpali'de balık keyfi


Geçen hafta yine bir müşteri ziyareti için Anadolu yakasına geçtiğimizde saat 13.00 civarıydı. Öğle yemeğini yiyip, müşteriye öyle geçeriz dedik. Ne yiyelim diye düşünürken, yanımdaki arkadaşım "Parpali" adında bir balıkçı önerdi. "Nedir bu Parpali" diye sorunca, "Balık ve Karadeniz yemekleri yiyebileceğimiz, butik bir restoran" cevabını aldım. Denizden babası çıksa yemeye hazır biri olarak, söz konusu balık olunca, sorgusuz sualsiz bu teklifi kabul ettim.

Parpali kelime anlamı olarak, Lazca'da kelebek anlamına geliyormuş. Doğu Karadeniz sahilinin yeşil tepelerinde ve yaylalarında, arılar ve kelebekler baharda bin bir çeşit çiçeği gezer ve beslenirlermiş. Lokanta da adını Lazca'dan aldığı kelebeğin ( PARPALİ ) birçok renkleri gibi, müşterilerine Doğu Karadeniz yemek kültüründen bir kesit sunuyor.



Elimize mönüyü alıp şöyle bir baktığımızda, balık haricindeki klasik Karadeniz yemeklerinden Karalahana Çorba, Karalahana Sarma, Kaygana, Dible, Akçabat Köfte, Kuru Fasulye, Mıhlama, Pazı Kavurma, Laz böreği gibi alternatifleri görmek mümkün. Gittiğimiz saatte mekanda neredeyse boş masa yoktu. Genelde daimi müşterileri olan bir yermiş.

Sebze ile aram iyi olmadığından, ben balık alternatiflerine geçtim, Lüfer'in tam mevsimi olduğu için tereddütsüz seçimim bu balıktan yana oldu. Buranın müdavimi olan arkadaşım, sebze yemeklerinin de oldukça iyi olduğunu söyleyip, kendi için istediği Karalahana çorbasından bana ikram etse de, kibarca reddettim.

Balıkların gelmesi için yaklaşık yarım saat bekledik, beklerken de o muhteşem ekmekleri yemekten kendimizi alıkoyamadık. Kendileri yapıyorlarmış. Balık ise yediğim en lezzetli balıklardan biriydi. Belki balığın yanında tamamlayıcısı olan rakı ve güzel bir manzara yoktu ama, bir iş günü yenen öğle yemeği için oldukça lezzetliydi. Porsyonlar büyük ve doyurucuydu.
Balık olarak nerdeyse her türlü balık bulunsa da mevsim balıklarını yemekte fayda var. Balık haricinde, Karadeniz pideleri de yemek için güzel bir alternatif oluşturuyor.


Tatlı yemek aklımızda yoktu ama garson "kabaklı baklava"yı öyle bir anlattı ki, bi tadına bakalım dedik. Baklava hamurunun içine, fındık ve rendelenmiş bal kabağı konularak yapılıyormuş. İlk defa denedim ve tadı damağımda kaldı desem yeridir. Tatlıcılarda bu baklavayı bulabileceğimi pek sanmıyorum. İşallah yanılırım.

Mekanın bir başka hoşuma giden özelliği ise, oldukça kalabalık olmasına ve yeni gelenlerin yer bulmakta zorlanmasına rağmen, yemeğinizi aceleye getirip sizi bir an önce postalamaya çalışmıyorlar. Sıcak ve samimi bir ortam var. Fiyatlar da açıkçası böyle bir mekan için çok pahalı değil. Çok abartmadıkça 20 - 30 YTL arası bir ücret ödeyip kalkabilirsiniz. Arabayla gelirseniz park sorunu olmaması da ayrı bir avantajı. Gitmeyi düşünenler için açık adres :

Sedef Cad. 36 Ada 2/4 No.37 Ataşehir / Kadıköy

Şimdiden afiyet olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerlidir. Gerçekten bizi olumlu anlamda eleştiren ve ileriye götürecek eleştiriler yapmanızı diliyoruz..